26 Mart 2013 Salı



Kiralık ağlayıcılar

İlk duyulduğunda insanlara tuhaf gelebilir. Hatta insanın pek de inanası gelmeyebilir. “Hadi canım sen de daha neler”, “Yok artık” gibi tepkilerle karşılaşılması da çok tabii bir durum. Neden mi bahsediyoruz? Cenaze ağlayıcılarından…


                     
Hem gülünesi hem de ağlanılası bir iş aslında onların yaptıkları. Peki kimlerdir bu cenaze ağlayıcıları? Cenaze ağlayıcıları hiç tanımadıkları bir insanın cenazesinde para karşılığı gözyaşları döküp ağıtlar yakan insanlardır. Bu onların işidir. Varlıkları inkar edilir. Gizli ajan gibidirler, gerçekte olmadıkları söylenir fakat vardırlar ve cenaze sahibinden aldıkları ücret mukabilince, en az ölen kişinin yakınları kadar cenazelerde ağlar, ağıtlar yakarlar. İnsanlar arasında pek bilinmeyen bu paralı ağlayıcılığın aslında eski bir tarihi bile var.

Kiralık ağlayıcıların kısa tarihi 

 Paralı ağlayıcılık; yani cenaze ağlayıcılığı çok eskilere, eski Yunan dönemine dayanıyor. Her dönemde olduğu gibi Eski Yunan ve Roma döneminde de cenazelere katılım, ölü arkasından ağlama ve özellikle ağıt yakmak çok önemliydi. Bu nedenle o dönemlerde cenaze törenleri için ağıtçı kadınlar tutulurdu. Bu ağıtçı kadınlardan kimisi para karşılığında kimi de gönüllü olarak cenaze törenine katılıp ağıtlar yakarak ağlarlardı. O dönemde cenazede ağlamanın önemli olmasının bir diğer nedeni de şuydu; cenaze töreninde dökülen gözyaşları, ölen kişinin yakınları tarafından bir kapta toplanıp gözyaşı şişelerine doldurulurdu. Bu şişe daha sonra ölen kişinin mezarına yerleştirilir ve ölen kişinin değerliliği bu şişelerdeki gözyaşı miktarına göre belirlenirdi. Bu durum da tabii ki ağıtçı kadınlara ve cenaze ağlayıcılarına olan rağbeti arttırdı. Bu rağbetin artmasıyla da başta gönüllü olan ağıtçı kadınlar da artık bu durumu bir mesleğe dönüştürdü ve ağıtlarının karşılığında ücret almaya başladılar.
Sadece eski Yunan, Roma ya da Türkiye de yok cenaze ağlayıcılığı, Çin’de de cenaze ağlayıcılığının ilginç bir örneği var. Burada uygulama diğerlerinden biraz farklı.

Çin’deki paralı ağlayıcılar



Çin’de her yıl Nisan aynın 4’ü ile 6’ısına denk gelen gün Ölüler Bayramı-Saf Parlaklık Festivali(Qingming) olarak kutlanır.  Bu festival Çinliler için tarıma en uygun zaman olmakla birlikte, onlar için bir anma günüdür. Çinliler Qingming gününde, ölülerini anarlar ve onlar için kurbanlar adarlar. Mezarlıkları ziyaret eder, mezarları temizler ve süslerler. Bu nedenle o güne Ölüler Bayramı da denir. Geceleri kaldırımlarda ufak ateşler yakılır ve yollarda arabalar gittikçe azalır. Mezar ziyaretlerinin yapıldığı bu bayramda, ziyarete vakti olmayan ya da gidemeyecek durumda olan insanlar bellirli bir ücret karşılığında kendi yerlerine aile mezarı ziyareti yapmak ve hatta ağlamak için insanları görevlendiriyorlar. Ancak ziyaretçi tutan aileler, tuttukları ziyaretçilerin ağlamalarını istiyorlarsa bunun için ekstra ücret ödemek zorundalar. Ağlama için ekstra ücret de bulunduğunuz şehre göre değişiyor.
                                                                                                                                                                                                                              
Ali Öztürk
 Cenaze ağlayıcılığı ülkemizde yeni ortaya çıkmamıştır. Özellikle Anadolu köylerinde birçok insan bilir cenaze ağlayıcılığını. Ancak son dönemlerde cenaze ağlayıcılığı sadece Anadolu köylerinde değil, ülkenin diğer bölgelerinde de eskiye kıyasla daha çok bilinir oldu.
Hatta ülkemizde Cenaze Ağlama Derneği adıyla bir dernek bile var. Derneğe ulaşmak çok zor, neredeyse pek mümkün olmasa da Derneğin kurucusu ve yönetim kurulu başkanı Ali Öztürk, nam-ı diğer Oflu Ali’ye dernek üzerine konuştuk. Oflu Ali derneğin kendisi kadar ilginç olan hikayesini anlattı bizlere...

Cenaze Ağlama Derneği ve hikayesi

 Ali Öztürk, diğer bir deyişle Oflu Ali’nin asıl mesleği Küçükçekmece Kaymakam Danışmanlığıdır. Oflu Ali çevresinde fıkra ustası olarak tanınıyor. Fıkralardan oluşan "Reisin Takası" adlı bir albümü ve bir de fıkra kitabı var. Kaymakam Danışmanlığı’nın yanında TGRT FM’de radyoculuk da yapıyor. Söylediğine göre bunların dışın da bir de Cenaze Ağlama Derneği’nin yönetim kurulu başkalığını da yapıyor.  
Ali Öztürk

Derneğin hikayesini şöyle anlatıyor bize;

“Cenaze ağlayıcıları derneği bizim öylesine, gırgırına kurduğumuz bir dernekti. İşin bu boyutlara gelebileceğini ben de hiç düşünmemiştim. Cenaze Ağlama Derneğinin hikayesi şöyle;  1994'te Üsküdar Selimiye caminin kapısından geçerken bir baktım adamın biri tabutun başında hüngür hüngür ağlıyor. Ağlamaktan bayılacak neredeyse… Ben de üzüldüm yanına gidip ‘Başın sağ olsun. Ölüye yazık olur. Böyle ağlama’ dedim. Demesin mi bana ‘Ben ölüyü tanımıyorum’, ben de o zaman ‘neden bu kadar ağlıyorsun’ diye sordum .”Parayla ağlıyorum, yanımda çok durma şimdi birisi anlayacak’ dedi. Ve 1995'te derneği kurdum.”

Herkesin merak edebileceği gibi cenaze ağlayıcılarının ücretlerini soruyoruz Ali Öztürk’e..
“Cenaze ağlayıcılarına talep çok, adamlarımıza saat başı 1 lira veriyoruz. İşleri sadece cenazede ağlamakla bitmiyor tabii, tabutu taşıyorlar ve ölen kişinin yakınlarıyla birlikte mezarlığa kadar gidiyorlar. Ekibim 300 kişilik. Genelde hep para kazanmış, cebinde akrep olan pintiler var, servet bırakmış. Hanım da makyajı bozulmasın diye arıyor, "Ali bey, kocam öldü, ağlayabilir misiniz?" diye soruyor. Ekibi yolluyorum. Camları açıyorlar. Çatıya bile çıkan oluyor. Bir saat evde, bir saat de caminin kapısında ağlıyorlar. Mahalledeki insanlar da "Ne iyi adammış, kıymetini bilemedik" diyor.  Fatura da kesmiyoruz çünkü ölüye vergi iadesi yok. 

Peki, cenaze ağlayıcısı olmak için ne gibi özellikler olması gerekiyor diye soruyoruz
 Ben bu konun reklamını yapmıyorum. Onları deklare edemem. Durumu bozuk insanlara insanlara bir çeşit yardım etme amaçlı bir iş bu.

Cenaze Ağlama Derneğinin vermek istediği mesaj da derneğin amacı da çok anlamlı;
“Bizim asıl vermek istediğimiz mesaj şu ‘dost biriktirin’.  Bakıyorsun adam zengin, iş adamı olmuş ama dostu yok. Bankadaki para cenazeye gelmez ki. Dost biriktirmek ve iyi bir insan olmak  bu yüzden çok önemlidir.  Mesela sanatçıların cenazelerini görüyorsunuz. Onların cenazeleri sahte, mezarlığa bir gidiyorsunuz kalmış üç kişi ya da beş kişi… Peki neden? Çünkü orada kamera yok. İşte bu zenginlerin cenazelerine bir bakın. Eğer etrafta takım elbiseli, boynu bükük, renkli gözlüklü birini görürseniz bilin ki o benim adamımdır.
Bizim derneğimiz kar amacı gütmeyen bir dernek. Amacımız garibanlar sevinsin. Cenaze ağlayıcılarımız hep fakir kesimden, sokakta çalışan insanlar.”
Cenaze ağlayıcılarının durumu hem gülünesi hem ağlanası… Bu işi yapan birilerinin olduğuna insan hem inanıyor hem de inanmıyor…
Halimize gülelim mi ağlayalım mı?
 Peki bu duruma halk ne diyor ?







Kamera: Ahmet Turna
Muhabir: Şahin Alp
Derleme: Ezgi Kökten
Editör: Büşra Çelebiler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder