17 Nisan 2013 Çarşamba

Alevi Sorununa Akil İnsanlar Çözümü

   Kürt sorununa barışçıl bir çözüm için hükümetin seçtiği Akil İnsanlar Heyeti çalışmalarına yoğun bir tartışmayla başladı. Bu tartışmaların önemli isimlerinden biride Cem Vakfı (Cumhuriyetçi Eğitim Merkezi Vakfı) genel başkanı Prof. İzzettin Doğan oldu. Doğan Alevi sorunu içinde ‘Akil İnsanlar Komisyonu kurulmalı’ önerisiyle yeni bir tartışmaya kapı araladı. 
Cem Vakfı (Cumhuriyetçi Eğitim Merkezi Vakfı) genel başkanı Prof. İzzettin Doğan



 Barış sürecinde Alevilerin adının anılmamasının yanında sık sık Alevileri tedirgin edici ifadelerin kullanılması eleştiri konusu olmuştur. Bu sorun ile birlikte,  Akil İnsanlar listesi hazırlanırken, listeye sadece bir Alevi temsilcisi girebildi. Fakat bu isim Aleviler arasında çok tartışmalı bir isimdi. Bu zamana kadar Alevilerin eşitlik, özgürlük ve demokrasi mücadelelerinde yanlarında yer almadığı ve devletten yana bir tutum takındığı iddia edilen, birçok kişi tarafından eleştirilen, Cem Vakfı başkanı İzzettin Doğan’dı. Başta Aleviler olmak üzere birçok kesim, İzzettin Doğan ismine birçok eleştiride bulundu. Gerekçe olarak İzzettin Doğan isminin, devlet yanlısı bir politika izlediğini ve Cem Vakfı’nın devletin desteği ile kurulduğunu iddia ettiler.
Bu iddiaların çok desteksiz olmadığını Cem Vakfı üyesi ve Alevi dedesi Ali Yüce de doğruluyor. Ali Yüce bize verdiği röportajda şu cümleleri sarf ediyor:  
Cem Vakfı üyesi ve Alevi dedesi Ali Yüce


 “ Evet, Akil insanlar kurumu Aleviler için de kurulmalı fakat bizim komisyona güvenimiz yoktur. Bence Akil İnsanlara dahi gerek yok. Ben bu durumu samimi bulmuyorum. Çünkü bir insanı ayrıştırmak, ayrı değerlendirmek kimlik sorununa yol açıyor. Bu durum da devletin parçalanmasına neden oluyor. Devletin görevi dini inancı sorgulamak değildir, devletin görevi eşitliği sağlamaktır. Bu ülke içerisinde eğer bir insan kürt ise kürt olarak,  alevi ise alevi olarak yaşamaya devam etmelidir. Burada azınlıkların ayrı haklarına olmasına karşı değilim sadece bu durumlar ülkenin ayrıştırılmasına ve bölünmesine neden oluyor düşüncesindeyim. Ne Akil İnsanı ne müzakeresi, bunlar gülünç şeyler. Bu sorunlar anayasa ile çözülmelidir. Bana sorsalar ‘Önce vatanım sonra inancım’ derim. Vatanın bölünmez bütünlüğü esas alınmalıdır. Aslında Kürt halkı diye ayrı tamponlanmış bir halk yoktur. Bunlar Amerikan projesidir. Bunlara birde dil verelim demişlerdir, aslında her şey Büyük Ortadoğu Projesinin bir parçası ve İsrail için yapılıyordur” dedi.  
 Yüce, konuşmasının devamında daha önce bir Alevi Çalıştayının yapıldığını ve Cem Vakfı başkanı olarak Sayın İzzettin Doğan’ında bu çalıştaya katıldığını söyledi. Fakat bu çalıştayda alınan kararların hiçbirinin devlet tarafından yerine getirilmediğini ifade etti.  Akil İnsanların talepleri olduğunu fakat Alevi toplumunda, bu durumdan bir sonuç beklemediğini de söyledi. Ali Yüce, bu işin hükümet ve devlet koruması altında anayasal bir zeminde çözülmesi gerektiğini savundu. Aynı zamanda da Aleviliğin İslam çizgisi içerisinde kabul edilmesi gerektiğini vurguladı.
 Ali Yüce aynı zamanda Alevi çalıştayının da bir sonuç beyannamesi olarak; Cem evlerinin yasal statüye ulaşması, eğitimde din dersinin düzenlenmesi, dedelere maaş bağlanması ve Madımak otelinin müzeleşmesi gibi taleplerinin olduğunu söyledi.

Akil İnsanlar Heyeti veya Hakikatleri Araştırma Komisyonu ile 1938 Dersim katliamı Sivas, Çorum gibi olayların aydınlatılması için bir komisyon kurulması önemli değil midir, sorun dedelere maaş bağlanması mıdır?

 Ali Yüce: “Dersim olayı bizim için Kerbela olayı kadar acıdır. Hükümet bu olayları aydınlatmalıdır. CHP bu konuların aydınlatılması için bir soru önergesi verdi fakat bir sonuç çıkmadı. Bizim devletten inanç noktasında beklentimiz var. Sivas, Çorum olayları sadece bir Alevi sorunu değildir. Bir insanlık sorunudur”
Konu ile ilgili olarak basına konuşan Diyarbakır Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Şube Başkanı Cafer Korkmaz, çözüm süreci için oluşturulan Akil İnsanlar heyetinde Alevi kurumlarının temsiliyetinin olmadığını belirterek bu durumun düşündürücü olduğunu söyledi. Cafer Korkmaz Kürt sorununun çözümünü savunmak, akan kanın durmasını istemek toplumun her kesiminin görevi olduğunu belirtti. Alevilerin toplumsal barışı esas aldığını söyleyen Korkmaz konuşmasına şöyle devam etti:
Diyarbakır Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Şube Başkanı Cafer Korkmaz


 "Ancak son gelişmeleri de kaygıyla izlediğimiz belirtmek isteriz. Demokratik çözüm süreci için oluşturulan Akil İnsanlar Heyeti'nde, Alevi kurumlarının temsiliyeti bulunmamaktadır. Alevi örgütlerinden hiçbir şekilde görüş alınmadan oluşturulan bu heyette yer alan Cem Vakfı Başkanı Prof. İzzettin Doğan, Alevileri temsil etmediği gibi asimilasyon politikalarına hizmet eden ve özellikle seçilen bir isimdir. Diyarbakır'da çalışmalarına başlayan Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nden sorumlu Akil İnsanlar Heyeti'nin her kesimle diyaloga geçmesine rağmen, yaklaşık 5 bin Alevi'nin yaşadığı bir kentte, Alevileri temsil eden kurumumuzla iletişime geçmemesi düşündürücüdür. Bu tutum Akil İnsanlar Heyeti'nin Kürtlerden sonra Türkiye'de ikinci örgütlü kesim olan Alevileri önemsemediğini, böyle bir sorunlarının da olmadığını ortaya koymaktadır. Bu itibarla, heyetin çalışmasını da temkinli izlediğimizi belirtmek isteriz."
Gazi Cem Evi Başkanı ve Dedesi Veli Gürsoy
 
Alevi sorununda Akil İnsanlar heyeti üzerine konuşan bir diğer isim ise Gazi Cem Evi Başkanı ve Dedesi Veli Gürsoy oldu. Gürsoy bu sözlerin İzzettin Doğan’ın kendi şahsi düşüncesi olduğunu fakat kendisinin bu düşüncelere katılmadığını dile getirdi. 2012 yılında bir Alevi çalıştayı yaptıklarını ve bu çalıştayın sonunda birçok Alevi kesiminin ortak düşünceleri olarak bir sonuç deklerasyonu yayınlandı. Bu çalıştayın umut verici bir toplantı olduğunu fakat hükümetin herhangi bir girişimde bulunmadığını dile getirdi. Veli Gürsoy konuşmasına şöyle devam etti:
 “Biz Türkiye’ ye barışın gelmesini ve anaların ağlamamasını istiyoruz. Artık bu topraklarda barış güvercinleri uçmalı. Gençler ölmemeli. Biz Cem evinde her iki taraftan gençlerin cenazesini kaldırıyoruz ve çok üzülüyoruz. Temennimiz bu sorunların çözülmesidir fakat taraflardan bir samimiyet sezmiyoruz” dedi.

Bugün hükümet Alevi sorununu çözmek istiyoruz ve bunun için Akil İnsanlar komisyonunu görevlendiriyoruz derse buna talebiniz, tepkiniz ne olur? Sizi temsilen hangi isimleri önerirsiniz?

“Bence isimlere takılmaya hiç gerek yok daha doğrusu isimlere ve öneriye de gerek yok. Hükümet Alevi sorununu çözmek için Akil İnsanlar Komisyonu da kurmasına gerek yok. Bu sorun Kürt sorunu gibi değildir. Birbirinden farklı sorunlardır ve her birinin kendine has bir önem taşır. Alevi sorunu Anayasal zeminde bir tek kelime ile çözülebilir. Sadece anayasada ‘Alevilik bir inanç ve Cem Evleri de ibadethaneleridir’ ibaresini ekleseler ve bu kapsamda camilere verilen haklar bize de tanınsa bir sorun kalmaz. Akil İnsanlara gerek yoktur yeter ki samimi olsunlar. Eğer olacaksa meclis içerisinden bir komisyon ile Sivas Maraş, Çorum ve Dersin olayları aydınlatmalı ve failleri bulunmalı.”
Veli Gürsoy konuşmasında bugünkü Akil İnsanlar Komisyonunun Alevi sorunu için kurulmadığını ve bunun için onlardan Alevi sorununu ile ilgili bir şey beklemek de afaki olacağını. Fakat onlardan Kürt sorununa ve barışa katkı sunmalarını beklediklerini söyledi. Gürsoy konuşmasında Akil İnsanlar listesinde iyi insanların da olduğunu fakat bu listenin hükümet eliyle seçildiğini ve bunun politik bir seçim olduğunu dile getirdi. Bu liste oluşturulurken halka, sivil toplum kuruluşlarına gidilmesi gerekliydi. Bu listenin biraz hükümetin Akilleri olduğunu söyledi. 

10 Nisan 2013 Çarşamba

Üsküdar meydanlaşıyor
Marmaray projesine bağlı olarak Üsküdar Belediyesi'nin yıkımı ve sonucunda bu bölgeyi medyalaştırmak projesi Üsküdar Belediyesi'nin en önemli gündem maddesi. Bu konu ile ilgili uzman kişi, Üsküdar Belediyesi Plan-Proje ve Harita mühendisi Özcan Yıldırım planlarını ve süreci anlattı.
 

 Bizim aldığımız duyumlara göre belediye binasının yıkımı iptal edildiği söyleniyor. Bu doğru mudur? Neden iptal edildi?
Evet, bu bilgi doğrudur. Yıkım işlemi zaten yıllardan beri süre gelen ve konuşulan bir konu ama durumlar çok farklı çünkü Üsküdar - Çavuş Dere civarında başka bir belediye binası yapılıyor. Oranın inşaatı bittiği an bu bina yıkılacak.
Yıkım işlemi tam olarak ne zaman başlayacak?
 Üsküdar - Çavuş Dere’de size bahsettiğim binanın bitmesi yaklaşık iki yılı bulur. İki yıl sonra burada yıkım işlemi başlar ve tahmini olarak 4-5 seneye kadar bu bahsettiğimiz Meydan Projesini bitiririz diye düşünüyorum.
O zaman alınan iptal kararı biraz da olsa ortamı yumuşatma adına alınmış bir karar doğru mu?
Aslında tam olarak öyle değil. Buradaki esnafların çoğu Üsküdar'ın en eski esnafları ,bu konuyu rahatlıkla anlayabilecek ve hoş karşılayacak insanlar. Onlarla ilgili de çeşitli planlarımız var.
Bu planlardan bahsedebilir misiniz?
 Öncelikle yeni açılan belediyemiz’ de onlara yer tahsis edeceğiz. Burada nasıl çalışıyorlar ise aynı şekilde orada devam edecekler yani hiçbir şekilde bu bölgede bulunan esnaf halkını mağdur etmeyeceğiz.
Bu bahsettiğimiz esnaflardan biri '' Ben buradan bir yere gitmem '' der ise ne yaparsınız? Dükkanı karşılığında ona bir ödeme mi yaparsınız ya da başka bir düşünceniz var mı?
 Az önce bahsettiğim gibi burada bulunan esnaf halkı akl-ı selim ve çok duyarlıdır. Böyle bir şey olacağını zannetmiyorum. Oldu da böyle bir sıkıntı ile karşılaştık kendilerine çalışıp çalışmayacağını söyleriz. Bize buradan bir yerde çalışmayacağını belirtir ise güzel bir şekilde anlaşmaya çalışırız. Buradan ayrılmama düşüncelerini de anlayabiliyorum çünkü burada bulunan tüm esnaf birbiriyle dost. Neredeyse tüm dükkanlar baba'dan kalma. Sonuç olarak duygusal bir havası var buranın ayrılmak zor.
Marmaray çalışmaları ile bu projeyi nasıl bağdaştırabilirsiniz?
 Öncelikle şunu belirtmem lazım. Marmaray projesi devletin yürüttüğü bir çalışma fakat bizim işimiz belediye ile aslında baktığımız zaman proje olarak tek bir yere bağlı değiller. Şöyle bir durum var, Marmaray projesi Üsküdar'ın, o hepimizce çok iyi bilinen, tarihi meydanına zarar vermiş durumda. Genişlik bakımında, güzellik bakımından vs. yani bir albenisi kalmamış vaziyette. Bizde genişlik bakımından oldukça iyi olan belediye binasının bulunduğu yeri meydan haline getirmek istedik. Böylelikle hem daha güzel bir Üsküdar ortaya çıkacak hem Üsküdar halkı daha güzel bir meydana sahip olacak.
Burada gerçekleştirilmesi düşünülen Meydan Projesi'nde Üsküdar Belediyesinin ödeyeceği miktar ne kadar olacak?
 Tabi ki ucuza halledilemez tüm bu bahsettiklerimiz ama en ucuz yoldan en iyisini yapmaya çalışacağız. En ucuz derken şöyle düşünün Marmaray Projesi'nin yarı fiyatına denk gelecek.

 İstanbul’da son yıllarda meydanlara istemsiz bir şekilde zarar veriliyor. Üsküdar'da bir çalışma esnasında bu zararı fazlasıyla gördü. Şöyle bir iddiaya sahip misiniz '' İstanbul'un en modern ve en güzel meydanı burası olacak ''?
 İstanbul'da zarar verilen meydanların fazla olmasına ben de üzülüyorum. Sonuçta İstanbul’u betimlerken bile hep bu meydanlardan bahsederiz. Bir yerin güzel görünmesinin nedenlerinden en önemlisidir. İstanbul'un en modern meydanı burası olacak diyebilirim çünkü sizin iddianız ne kadar güçlü ise sizin bu işi iyi yapma isteğiniz daha da artıyor. Ben son derece güzel olacağını düşünüyorum ve bölge halkını sağduyuya davet ediyorum. İnsanlar ile ilişkileri iyi kurduğumuz vakit bu işin üstesinden rahatlıkla gelebilecek kapasitedeyiz.
Meydanlaşan Üsküdar hakkında halk ne diyor?


9 Nisan 2013 Salı


Pet-shoplarda yasak başladı

 
Kadıköy belediyesi, Pet-shoplarda kedi-köpek ve tavşan gibi hayvanların satışını yasakladı. 1 Nisan’da başlayan yasak kapsamında pet-shoplarda denetimler başladı. Artık Kadıköy’deki pet-shoplarda günlerce hatta haftalarca vitrinlerde bekletilen, birçok doğal ihtiyacı karşılanmayan kedi köpek ve tavşan satışı yasaklandı. Yasağa uymayan pet-shoplardaki hayvanlar toplatılmaya başladı.



 

2 Nisan 2013 Salı


 
Alışverişin en ucuzu
Spot mağazalar ile ikinci el dükkanlar arasındaki fark nedir? Spot mağazaları neden daha uygundur? Kimler buraları tercih eder?
 

Mustafa Bey bize spot malın ne olduğunu anlatıyor.

Spot mal denince akla çalıntı mal geliyor. Aslında spot mal; mağaza fiyatıyla arasında pek fark olmayan mağazada bulunan ürünün aynısının daha ucuzudur. Spot ucuz satılan yerdir. Revizyonlu ürünler satılır. Revizyonlu mal ise hafif defosu olan maldır. İkinci elde olur spot mağazalarında ama onlar spotçu değildir. Ürün sıfır olmalıdır. Defosu olur, teşhir ürün olur bunlar spot ürünlerdir. Ucuz ve uygundur. Herkes spotçu oldu. İkinci el bile spotçu oldu.

Kaç senedir bu mesleği yapıyorsunuz?

50 yaşındayım. Yaklaşık 30 senedir İstanbul Üsküdar spotçular çarşısında bu işi yapıyorum.

Genellikle müşterileriniz hangi kesimden?

Her kesimden var. Zengin de var fakir de var. Zengin keyfi için geliyor. Fakir ihtiyacını karşılamak için geliyor. Bazen aklı boş olanda geliyor. Derya tuna, Sibel can gelir ama öğrenci, polis, memur da gelir.

Ünlüler ne satın almak için geliyorlar?

Antika eşyalar geliyor bize. Onlar daha çok antika eşya alıyorlar.

Öğrenciler daha çok ne alıyorlar?

Onlar daha çok çekyat, baza alıyorlar. Eğer 4 yıllık bir öğrenciyse sıfır eşya satın alıyor. Bunlar buzdolabı, çamaşır makinesi oluyor. Öğrencilere ikinci el eşyalarda daha çok indirim yapıyoruz.

Maaşınız nasıl günlük mü aylık mı kazanıyorsunuz?

Burası benim oğlumun yeri benim belli bir maaşım yok. 3- 5 ne gelirse kazanmaya çalışıyoruz. Ben 1978 senesinde geldim Üsküdar’a. Eskiden işler iyiydi. Artık Üsküdar’da evi olanlar, mağazası olanlar Marmaray açıldığı zaman Bağlarbaşı’ndaki Şanzelize caddesi gibi olacak. Biz eskiden her gün Sultan beyliğine Şile’ye Beykoz’a mal satardık. Şimdi oralar alışveriş merkezi doldu. Belediye başkanı Marmaray açıldığında buraya 47 bin kişi gelecek diyor ama 47 bin kişi buraya gelmeyecek ulaşım aracını kullanacak. Üsküdar’ı emekliği yatağı yaptılar. Ümraniye niye gelişti? Ümraniye dümdüz bir yer ama Üsküdar’ın etrafı hep rampadır. Bunlar bizim satışlarımızı olumsuz etkiledi. Biz burada peşin alıp, peşin satıyoruz. Senedimiz yok çekimiz yok. Kendi yağımızla kavruluyoruz.

Ne gibi sorunlarla karşılaşıyorsunuz?

Hiç kimse tüketici hakkını bilmiyor. Ben aynı zamanda Regal’in bayisiyim. İnsanlar çok fırsatçı. Ürünü alıp götürüyor. 1 hafta sonra arayıp. “abi gel bu malı al ben bir haftalık tüketici hakkımı kullandım” diyor. Bize geliyorlar malın özelliklerini araştırıp karar veriyorlar ve beğenip alıyorlar. 1 hafta sonra da istemiyorum diyorlar. İnsanlar haklarını nasıl kullanacağını bilmiyor.

Büyük medya marketler sizin satışlarınız nasıl etkilendi?

Arabası olan kişi medya marketleri tercih ediyor. Adam burada arabasını park edemez yer yok. Biz o marketlerden daha hesaplıyız ama adam arabayı sahile park ediyor. Fiyat uygun ama arabayı kaptırırsam 100 kağıt öderim diye düşünüyor. Onların zihniyeti “alışveriş merkezine giderim arabamı otoparka park ederim, çoluk çocuk eğlenir, yer içeriz, alışverişimizi yaparız “diyor. İnsanlarda haklı ama bizim durumumuzda ortada. İş güç yok.

 
Kamera: Şahin Alp
                                                        Muhabir: Şükran Yalçın
                                                        Editör: Büşra Çelebiler